Wednesday, 2 September 2009

İnceleme: Heritage H-150 CM


Geçmişin Mirası

Bazı enstrümanları hayatımızda bir defa alırız ve ömür boyunca müzikal yolculuğumuzda bize eşlik ederler. Böyle bir yol arkadaşını seçmek kimi zaman oldukça zorlayıcı olabilir. Eğer refakatçinizin farklı, kendinden emin ve üst seviyede bir gitar olmasını istiyorsanız H-150 modeli Heritage’e mutlaka bir şans vermelisiniz.

Gitar çalanlar için enstrümanları dünyadaki başka hiçbir şeye benzemez. Ben, hayat boyunca kullanılacak bir enstrümanın benim olup olamayacağını çoğu zaman, gitarın kendisinin seçtiğini düşünüyorum. İlk bakışta dikkatimi çekip, elime alır almaz farklı bir özelliği ile beynimin bir köşesine girmediği zaman o gitarın beni istemediğini hissediyorum. Dışarıdan bakanlar için belki saçma bir tespit gibi gelebilir, ama eminim enstrüman çalanlar benim ne demek istediğimi gayet güzel anlamışlardır. Bir elektro gitar satın almadan önce o enstrümanı uzun uzun amplifikatörsüz çalıp, kulağıma ağacın saf sesinden başka bir ses girmemesine özen gösteririm.

Gitarlar arasındaki en büyük tutkum ise Les Paul’dur kuşkusuz. Ağır gövdesi, çoğu versiyonunda alışılması gereken sap tasarımı ve kimi otururken çalmayı zorlaştıran gövde tasarımı gibi nazlarının yanı sıra Les Paul modeli, Gibson’ın yarattığı dünyanın en popüler enstrümanlarından birisi. Les Paul serisinin 1959 modeli ise gitar evreninin bir numaralı seri başı, adeta kutsal kasesi olarak kabul edilir. Peki günümüzdeki Gibson Les Paul modelleri, gerçekten eskileri kadar iyi mi? İyinin ne olduğu, gitardan ne beklediğinizle doğru orantılı olarak değişen bir kavram.

Kısa bir tarih dersi
Gibson modellerinin hala son derece üst seviye gitarlar olduğu bir gerçek. Ama bu durum, onların artık alternatifsiz olmadıklarını gizlemeye de yeterli değil. Bu ay dergimizin test sayfalarına konuk olan Heritage markasının H-150 CM modeli de Gibson Les Paul ile aynı genetik kodlara sahip. Hatta Heritage firması, fabrika olarak bile Gibson’ın eski üretim tesisini kullanıyor. 1 Nisan 1985 yılında kurulan Heritage markası, Gibson’ın yıllarca üretim yaptığı “225 Parsons Street-Kalamazoo, Michigan” adresinde ikamet ediyor. Oldukça ilginç bir kurulum hikayesine sahip olan Heritage’in nasıl hayata geçtiğini gitar severler mutlaka biliyorlardır ama yine de hatırlamakta fayda var: 1984 yılının Eylül ayında Kalamazoo fabrikasını kapayarak tüm üretimini Nashville, Tennessee’deki tesislere taşıma kararı veren Gibson firması yöneticileri, üretim hattında görevli olan tüm luthier’lere de Nashville’e taşınmaları emrini verirler. Öte yandan uzun yıllardır Kalamazoo’da yaşayan ve tüm hayatlarını yaşadıkları şehirdeki aile köklerine bağlayan ustalardan bir çoğu, karşı karşıya oldukları taşınma fikrine pek de sıcak bakmazlar. 1985 yılında giden gider; kalanların elinde ise artık çalışmaları için 1917 yılında inşa edilmiş ve ilk gününden beri gitar imalatı için kullanılmış tarihi bir bina vardır. Kalmayı ve kendileri için üretmeyi seçen ustalar; Jim Deurloo, Marvin Lamb ve JP Moats, aynı yıl Heritage markasını yaratırlar. Şirket ortağı olarak iki Gibson çalışanı ile daha anlaşmaya varırlar: Bill Paige ve Mike Korpak. Mike Korpak bir yıl sonra ortaklıktan ayrılır ve ideal kadro son haline gelir. Sırada üretmek, tasarlamak ve daha da iyisini yaratmak vardır. Tüm ustaların sahip olduğu ortalama 25 yıllık gitar yapım tecrübesi, Heritage markasının en büyük kozudur. Marka ilk modeli olan H-140 kod isimli enstrümanı 1985 yılının NAMM Show’unda dünyaya tanıtır. Müthiş beğeni toplayan bu enstrüman, firmanın başarısı için oldukça iyi bir çıkış noktasıdır.


H-150 CM ve ilk karşılaşma
Uzun yıllarınızı gitar çalmaya verdiyseniz ve elinizden iyi denebilecek çok fazla sayıda gitar geçtiyse, bir enstrümanın kalitesini ilk bakışta kestirebilmek gibi bir özelliği de zamanla geliştiriyorsunuz. Kaliteli gitarlara meraklı olup da H-150’nin kutusunu açar açmaz heyecanlanmayacak bir gitar severi düşünmek bile zor. Zira karşımıza çıkan enstrüman “vintage sunburst” adı verilen rengiyle tüm kozmetik puanları toplamayı kolaylıkla başarıyor. H-150, nitroselüloz boyasının altında yer alan akça ağaç kaplaması ile de dikkat çekiyor. “Flamed” yani alev desenli bombeli akça ağaç üst kaplamanın alt bölümünde yer alan gövde ise maun ağacından. Gibson modellerinde de aynı şekilde gördüğümüz bu özellikler aynı beklediğimiz gibi. Akça ağacın üst kısımlarda kullanılması, maunun karanlık ses karakterini ile biraz olsun açabilmek. Gitarın tek parça sapında da maun ağacı kullanılıyor, klavyenin üst kısmı ise gül ağacından. Perde simgeleri trapez olarak seçilmiş Heritage H-150 modeli, krom rengi donanımlara sahip. Köprü ve akort kulakları da alıştığımız Gibson Les Paul özelliklerine sahip.

Şimdi çalma zamanı
Sıra Heritage’i kutusundan çıkartıp çalmakta. Gibson’lardaki gibi ağır bir gövde sahip enstrüman, ‘60’lı yılların stilinde bir klavyeye sahip. Literatürde “60’s D” olarak geçen bu sap tasarımının arka kısmı akustik gitarları andıran, dolgun bir his veriyor. Test için kullandığımız modelin tel yüksekliği benim çalımıma göre biraz yüksekti. Ona rağmen oldukça akıcı ve rahat çalınabilen bir sap tasarımına sahip olduğunu söyleyebiliriz. Ampliye takmadan önce uzunca bir süre akustik sesiyle denediğimiz enstrümanın ağaç sesi ve sustain’i gerçekten başarılı. H-150’nin çıplak sesi oldukça dengeli, akor basımlarında tüm sesleri tek tek duyurabilen bir yapıya sahip. Peki ampli ile çalımlarda bizi ne gibi sürprizler bekliyor? Heritage’i eski bir Peavey Classic 30 kombo, Marshall Silver Jubilee kafa ve Laney VC 50 kombo modelleriyle deneme şansına eriştik. Enstrümanın üzerinde standart olarak Seymour Duncan Seth Lover manyetikler bulunuyor. Seth Lover modelini bilenler biliyordur ama bilmeyenler veya daha önce bu model manyetikleri kullanmamış gitaristler için küçük bir hatırlatmada bulunalım. Seymour Duncan firmasının humbucker’un mucidi olarak tanınan Seth Lover ile beraber tasarladığı bu model, aslında orijinal 1955 yılı PAF manyetiklerin bir klonu. Karakter olarak flat bir tonaliteye sahip bu manyetik, sap kısmında kullanıldığında eğer gitar da koyu karakterli bir enstrümansa o zaman fazlasıyla koyu bir karaktere bürünebiliyor. H-150’de de aynı bu durum ile karşı karşıyayız. Temiz tonlarda harika bir detay ve denge sunan Seth Lover’lı Heritage, drive’a girdikçe biraz kapalı bir karaktere bürünüyor. Heritage sanki bir caz gitarıyla drive’lı tonlarda çalıyormuş gibi hissettiriyor kimi zaman. Köprü manyetiğinde ise tipik eski tip rock tonlarını yakalamak için en ufak bir çaba sarfetmeniz gerekmiyor. Zira o tonlar zaten orada. Özellikle indie ve alternatif rock sound’larında tercih edilebilecek dengeli, crunchy ve detaylı bir sound’a sahip Heritage, istendiği anda direkt olarak blues ve jazz moduna da kolaylıkla girebiliyor. Bu enstrümanı kullanmadan önce hakkında okuduğum tüm incelemelerde, Heritage’in her türlü müziğe rahatlıkla uyum sağlayabildiğinden bahsedildiğine dikkat etmiştim. Gerçekten de gerek rock, gerek blues ve caz, gerekse pop kayıtlarında son derece kullanışlı bir yapıya sahip. Üst kalitede bir enstrümandan beklendiği gibi kendi karakterini sabit tutarken müziğin gerektirdiği uyumu sağlamakta zorlanmıyor. Sound Dergisi ekibi olarak Heritage ile yaptığımız kayıtlarda aklımıza takılan tek konu, sap manyetiğinin biraz kapalı bir karakter sergilemesi oldu. Bu durum bütünüyle kişisel bir bakış açısı olup bir EQ pedalıyla rahatça üstesinden gelinebilen bir detay. Öte yandan temiz arpejlerde ve jazzy tonlarda daha önce de belirttiğimiz gibi Heritage son derece transparan ve detaylı bir karaktere sahip. Klavye olarak eğer bir Les Paul kullanıcısıysanız, alışkanlık konusunda sorun yaşamayacaksınız ama bu tip bir gitarı ilk defa kullanacaksanız ilk birkaç gün sap ve tuşeye alışmakla geçirebilirsiniz. Bu durum aslında her yeni alınan gitar için de geçerli bir tespit.

Son olarak
ABD’de oldukça geniş bir hayran kitlesine sahip olan Heritage markasının içinde bulunduğumuz şu kriz zamanında ülkemize gelebiliyor olması bile aslında şaşırtıcı. Türkiye’ye Pluton Müzik tarafından ithal edilen Heritage modelleri, köklü bir geçmişe, kalitesinden ödün vermeyen bir üretim mantığına sahip. HS-150 modeli de her tarza uyum sağlaması, sustain’li, dengeli ve detaylı ton yelpazesiyle üst sınıf bir gitar alacak gitaristlerin mutlaka duymaları ve denemeleri gereken bir enstüman. Ülkemizde 2799 Dolarlık bir etikete sahip enstrüman, www.plutonmusic.com adresinde satılıyor.

Teknik Özellikler
Heritage H-150
Sap: 17 derece eğimli kafa, tek parka maun sap.
Tuşe: Gül ağacı, 24-3/4 inch skala, 22 perde, krem rengi binding, sedef trapez pozisyon işaretleri.
Gövde: Maun gövde, akçaağaç üst kapak, krem rengi binding ve pena muhafazası (pickguard).
Gövde ölçüleri: Kenar kalınlığı - 2 ½ inch, gövde genişliği - 13 ½ inch, gövde uzunluğu - 17 ¼ inch.
Elektronik: 2 x Seymour Duncan krom kapaklı humbucker manyetik; 2 volume, 2 ton, manyetik seçim switch.
Fiyat: 2799 Dolar
Rakipleri: Gibson Les Paul Standart, PRS Singlecut.
İletişim: Pluton Müzik. www.plutonmusic.com

1 comment: