Tuesday 24 August 2010

Satriani'nin Parmak İzleri


Enstrümantal rock alanında milyonlarca hayrana sahip, albümleri satış rekorları kırmış ve 15 Grammy adaylığı bulunan Joe Satriani'nin adını vereceği gitarın nasıl bir enstrüman olduğunu merak ediyor musunuz? Satch'in parmak izlerinin her detayında hissedildiği Ibanez JS 1000 modeli bu ayki test konuğumuz

Normal şartlarda herhangi bir sanatçının ya da sporcunun imzalı serisi olarak piyasaya sürülmüş ürünlere karşı mesafeli bir duruşum vardır. Bu modelleri kaliteden çok pazarlama departmanının ön plana çıktığı seriler gibi düşünmeden edemem. Sadece gitarlar için değil, bu düşüncem ayakkabıdan parfüme, otomobilden oyun sektörüne kadar uzanan geniş bir yelpazede ilgi duyduğum tüm alanlar için geçerli bir durum. Bir çok sefer isim hakları alınmış meşhur insanların adıyla üretilmiş ürünlerde beklentilerin karşılanmadığına da şahit olmuşluğum vardır. Peki en sevdiğim müzisyenlerden biri olan Joe Satriani'nin ismiyle çıkan ve konserlerinde olsun albümlerinde olsun sürekli tonlarını dinlediğim bir gitar ile karşı karşıya kaldığımda nasıl düşünmeliyim? Öncelikle tüm ön yargıları bir kenara bırakıp olabildiğince objektif olarak konuya yaklaşmalı ve imzalı serilere olan negatifliğim ile Satriani'ye olan hayranlığımı dizginlemeliyim sanırım. Peki o zaman tanışma aşamasına geçebiliriz sanırım...

Tasarım
Ibanez JS Serisi, bildiğimiz standart Ibanez tasarımlarına benzemekle beraber, Satriani'nin ar-ge aşamasına katkıda bulunmasıyla Japon üreticinin diğer bir çok modelinde görülen keskin köşelerden kurtulmuş ve daha yuvarlak, hem göze hoş gelen hem de ergonomik olarak daha rahat bir enstrüman haline gelmiş. JS, Satriani'nin istediği gibi modern olmakla beraber vintage havasını da barındıran bir enstrüman. Bu açıdan bakıldığında PRS'in bazı modellerine benzerliği de dikkat çekiyor. Özellikle PRS “22” modeliyle olan tasarımsal yakınlığı ilgi çekici. Çok ağır olmamasına rağmen amplifikatöre bağlı değilken bile sustainli ve dengeli bir karakter sunan JS1000, bir an önce avaz figan sahnelerde sesini duyurmak istermiş gibi duruyor. Gövde ağacı olarak ıhlamur yani basswood kullanılan JS, sap kısmında akçaağaca sahip. Enstrümanın klavyesinde gül ağacı kullanılıyor. Klavyeden bahsetmişken; JS Serisi'nin Japon versiyonlarında Satriani'nin orijinal gitarında kullandığı sapın, lazerle modellenmesi sayesinde elde edilmiş, birebir aynısının kullanıldığını da hatırlatmak lazım. Bu sapın bir diğer özelliği de multi radius yani değişken yarıçapa sahip olması. Buna göre Ibanez'in sap kısmı birinci perdede 42 mm'yken, en alt perdede 56 mm'ye kadar çıkıyor. Bu da küçülen perdelerin genişlemesi ve tiz notlarda daha rahat bir çalım anlamına geliyor. Gerçekten de özellikle onbeşinci perdeden sonra enstrümanın akıcılığı aynı şekilde devam ediyor ve bu durum müzisyen için büyük bir kolaylık sağlarken aynı zamanda bağımlılık yaratıyor. Alt perdelerde sustain'i de artıran bu özelliğin yüksek volümdeki etkilerini birazdan inceleyeceğiz. JS1000'in köprü kısmında ise Edge vibrato sistemi yer alıyor. Daha çok klasikleşmiş sistemleri ve eski tip gitarları seven bir müzisyen olarak Edge'den bir rahatsızlık duymadım. Enstrümanın köprüsünü olabildiğince hareketsiz hale getirdim ve özellikle bentlerde yaşanan öne eğilmenin de böylece üstesinden gelmiş oldum. Bilindiği gibi iyi ayarlanmamış kilitli gitarlarda teli bent yapmak için çok fazla çektiğinizde köprü de kendini öne doğru salar ve böylece elde etmek istediğiniz etkinin uzağında kaldığınız, gibi entonasyonunuzdan da olabilirsiniz. Köprüyü arkaya doğru yapıştırmak ve tansiyonu biraz yüksek tutmak, bu sorunun üstesinden tam olarak gelmese de boyutunu azaltıyor. Enstrümanda 22 perdelik bir klavye bulunuyor. Bu da Joe Satriani'nin vintage ekipmanlara olan bir göndermesi olarak dikkat çekiyor. Bildiğiniz gibi Tele, Strat ve Les Paul modelleri de 22 perdelik klavyeye sahipler.

Manyetikler
JS Serisi'nin olumlu özelliklerine manyetiklerini mutlaka eklemeliyiz. Özellikle JS 1000 modelinde kullanılan iki humbucker, Satriani'nin konser gitarlarındaki manyetiklerin de bire bir aynısı. Sap kısmında (neck) DiMarzio PAF-PRO ve köprüde DiMarzio FRED modelleri kullanılan enstrümanın JS 1200 modelinde ise sap kısmında PAF Joe modeli yer alıyor. Her iki enstrümanı da deneme şansı bulduğumdan dolayı söylemeliyim ki JS 1200, biraz daha açık ve tiz karakterli bir enstrüman. Bunun sebebinin ne olduğunu tam olarak söyleyebilmek güç. Zira sadece sap manyetiğinin bu denli bir fark yapabileceğinden şüpheliyim. Öte yandan 1000 modelinin sap manyetiği daha karanlık, hacimli ve daha Satriani gibi tınlıyor bunu hemen söylemek lazım. Benim iki gitar arasında tercih yapmam gerekirse seçimim JS 1000'den yana olacaktır. Öte yandan JS'i kendi yapan en büyük özelliklerinden birisi de, humbucker'ların single'a düşürülebiliyor olması. Enstrümanın üzerinde yer alan iki pottan arkada bulunan ton düğmesinin çekilmesiyle single'a düşen manyetiklerden sap seçeneğini kullandığınızda humbucker'ın alt yarısı, köprü seçeneğini kullandığınızdaysa manyetiğin üst yarısını devreye sokuyorsunuz. Manyetik seçimi için kullanılan switch'i orta pozisyonda tutarsanız saymış olduğum her iki seçeneği de bir arada kullanabilirsiniz. Manyetiklerle ilgili bir ilginç detay daha... Volüm potu da aynı ton düğmesi gibi yukarı çekilme özelliğine sahip (push-pull). Ama bu potun yaptığı, diğer gitarların çoğunda karşılaşmadığımız bir özellik. Volume potu sadece yarıya kadar açıkken devreye giren bu sistem aslen bir high pass filter, yani üst frekansları öne çıkartan bir filtre sistemi. Volume potunu yarıya kadar kıstığımızda bir çok gitarda görülen matlaşma, bu sistem sayesinde gideriliyor ve özellikle yüksek volümlerde çalarken vintage karakterli bir ton yakalamak mümkün oluyor. Funk ve pop tarzı çalan müzisyenlerin single'a düşürüp sap manyetiğinde mutlaka tecrübe etmelerini tavsiye ediyorum. Ilginç bir şekilde bu set up'tayken Richie Kotzen vari tonlar yakalamak bile mümkün oluyor. High pass filter özellikle parmakla çalımlarda, country vari melodilerde ve vokal altı eşlik çalımlarında oldukça işe yaran bir özellik olarak dikkat çekiyor.

Çalım ve tonlar
Ibanez JS 1000 modelini test için stüdyomuza aldığımızda elimizde bir adet Peavey Classic 30, bir Laney VC 50, bir Marshall Silver Jubilee ve bir de HiWatt 100W modeli amplifikatör bulunuyordu. Genelde konser ve kayıtlarda tercih ettiğim Peavey Classic 30 ile incelemeye başlamanın uygun olduğunu düşündüm. Önce temiz tonlar... JS 1000'in modern görünümlü bir çok Ibanez modelinin aksine farklı vintage karakterleri de verebilen bir enstrüman olarak tasarlandığını, Joe Satriani İstanbul konserine geldiğinde sanatçıyla yapmış olduğum röportajda da öğrenmiştim. Farklı manyetik seçimleri, single ve humbucker olanağı, high pass filter özelliği gibi seçenekleri artıran detaylar, enstrümanın kullanım alanını da genişletiyor. Sap manyetiğini humbucker olarak kullanmaya başlıyorum. Derin, detaylı ve güçlü bir humbucker karakteri ile karşı karşıyayım. Humbucker'lı gitarlarda bazen görünen detay kaybı burada yaşanmıyor. Her telin armoniklerini tek tek duymak mümkün. Switch ortaya alındığında her iki humbucker da aynı anda devreye giriyor ve mid karakterli bir ton yakalanıyor. Orta switch seçeneğini humbucker olarak pek kullanmadığımı söylemeliyim. Köprü konumundaysa tizler belirgin oranda ön plana çıkıyor. Köprü manyetiği oldukça güçlü bir yapıda ama Ibanez firması, iki manyetik arasındaki dengeyi bir şekilde başarılı şekilde kurmayı başarmış. Özellikle sap kısmında koyu ve caza yatkın tonları fazla uğraşmadan yakalamak mümkün olabiliyor. Temiz tonlarda manyetikleri single olarak kullanmak ise benim asıl zevk aldığım seçenek oldu. Humbucker olarak pek tutmadığım orta seçenek, single'a düşürüldüğünde bambaşka bir karaktere büründü ve neredeyse bir Stratocaster'ın ara manyetik karakterini vermeyi başardı. Patlak, içi boş bir ton karakteri veren bu seçenekte özellikle funk, blues ve country stiline uygun tonları yakalamak mümkün. Sap manyetiğini single olarak kullanmak ise ritm partisyonları ve eşlikler için biçilmiş kaftan.
Drive tonlarına gelecek olursak... Satriani'nin imzası haline gelmiş birbirinden farklı drive tonlarını bir gitardan ve bir tek amplifikatörden çıkartmak pek tabi ki imkanlı değil. Sanatçının kendisi de zaten röportajımızda “Tonu asıl çıkartan parmaklardır, ekipman ise tonun sos kısmıdır” şeklinde bir açıklamayla ton ve tuşe konusundaki fikirlerini açıklamıştı. Ama elinizin altında JS 1000 gibi bir gitar olduktan sonra farklı müzik türlerine uyan ve hemen her işe koşabileceğiniz bir enstrümana sahip olduğunuzu söyleyebiliriz. Öncelikle overdrive karakterine göz atıyoruz. BB Preamp ve Peavey Classic 30'un temiz kanalını bir arada kullandığımızda, boost edilmiş lambalı amplifikatör karakterinin Ibanez JS ile tam bir uyum içinde olduğun görüyoruz. Single karakterdeki manyetikler tuşeye daha da duyarlı ve özellikle sert pena vuruşlarındaki hızlı atak zamanları ile daha dinamik çalımlara imkan sağlıyorlar. Humbucker seçimi ise beklediğimden daha yumuşak ve derli toplu bir karakter sunuyor. Ve modern karakterli bir çok gitarın aksine daha çok bir Les Paul Standart ile Telecaster'ın ortalaması olarak özetlenebilecek bir ton ortaya çıkartıyor. Alternatif rock, klasik rock, punk, pop ve blues'a uygun bir ton yelpazesinde olduğunu söylemek mümkün. Satriani'nin kariyerinde elektronikten blues'a, modern rock'tan alternatif tınılara kadar uzanan farklı gitar tonlarını hatırladığımızda bu gitarın üretim mantığı da aslında belirginleşiyor.
Peki Satriani deyince sanatçının daha eski albümlerindeki hızlı gitar soloları, sert distortion tonları ile bezenmiş sound'larını hatırlayanlar için JS 1000'in distortion karakteri nasıl? Bunu denemek için özel yapım bir pedal olan Reeza Fratzitz (www.emmaelectronic.com) ve BB Preamp'i bir arada kullandım. Özellikle sap manyetiğinin koyu karakteri ve çok sert tonlarda bile derli toplu, kontrollü kalabilmesi beni oldukça etkiledi. Sololarınıza Satriani'msi dramatik etkiler katmak için sap manyetiğinin karanlık karakteriyle başlayıp alt manyetiğin bol armonikli karakteriyle devam etmek gerçekten keyifli bir tecrübe. Uzun sözün kısası, Ibanez JS 1000, aklınıza gelen hemen her türlü gitar sound'unu başarılı bir şekilde vermeyi başarıyor ve müzik piyasasında var olan Gibson-Fender hakimiyetine karşı kendi karakterini sunmayı başarıyor. Ülkemizde tondan çok marka ve model bazlı bir müzisyen mantığı, yıllardan beri pekişmiş ön yargıların da etkisiyle kolay kolay kırılamayacak gibi duruyor. Benim gibi vintage ekipman hayranı ve takipçisi bir müzisyeni bile etkilemeyi başaran, aradığınız eski tonların yanında moderliği de elden bırakmayan bir gitar olarak özetleyebilirim JS 1000'i.

Sonuç
Standart gitarların üzerinde piyasada “Custom Shop” olarak bilinen üst seviye gitarların fiyat aralığında satılan ve beklentilerin oldukça yüksek olduğu bir gitar JS 1000. Satriani imzalı bu Ibanez'in evinde müzik yapan, müziği işten çok bir hobi olarak görenlerden ziyade profesyonel olarak çalışan, konser ve stüdyolarda çok vakit geçiren ve her yere birden çok gitar taşımak zorunda kalan gitaristlerin mutlaka denemesi gereken bir enstrüman olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar ülkemize sabit köprülü versiyonu olan JS 1600 henüz gelmese de, kilitli köprü sistemine karşı olmayan gitaristler için hemen her türlü sound'u çıkartabildiğini de hatırlatmak lazım. Zuhal Müzik'te 3,565.80 TL'lik bir fiyat etiketiyle satılan JS 1000'in iki farklı renk seçeneği bulunuyor: Dumanlı mavi ve siyah. Mavi renk özellikle parlak ışık altında göz alıcı bir derinlik sunmasıyla da artı puan kazanıyor. JS 1000 klişelerin dışında, pazarlama departmanından çok ar-ge bölümü ve Joe Satriani'nin parmak izlerine sahip, üst sınıf bir enstrüman.

Teknik Özellikler:
Gövde ağacı: Ihlamur (Basswood)
Sap ağacı: Akçaağaç
Tuşe: Gülağacı
Perde sayısı: 22
Köprü: Edge Pro
Manyetikler: Çift humbucker. Sap-DiMarzio PAF Pro; Köprü-DiMarzio Fred
Fiyat: 3565 TL
İletişim: Zuhal Müzik (www.zuhalmuzik.com, www.muzikenstrumani.com)

Peavey Amplifikatörler Türkiye'de

En sonunda uzun zamandır beklediğimiz haber gerçek oluyor. Peavey'nin tüm ürün segmenti ülkemizde satılmaya başlanıyor. Hangi firmaların vitrinlerinde yer alacağı henüz açıklanmasa da Oner Muzik tarafından getirilecek Peavey'lerin geniş bir şekilde satış ağlarında bulunabileceğini garanti verebiliriz. Fiyat politikası ise Amerikan markanın daha rahat ulaşılabilir bir seviyede olması amacıyla yurtdışına yakın tutulacak.

Friday 6 August 2010

SLASH'in son harikası

Slash'in kendi isimli yeni solo çalışmasının ilk klibi. Hem klip hem şarkı hem Slash muhteşem olmuş!!!



Slash - By The Sword feat Andrew Stockdale
Yükleyen EMI_Music. - Video klipler, sanatçı röportajları, konserler ve çok daha fazlası.

Ekonomi Paketi: ROCTRON VELOCITY 50D


Gün geçtikçe gelişen teknoloji ve üretim maliyetlerinin düşmesi sayesinde geçmişte duyup imrendiğimiz gitar tonlarına artık çok daha yakınız. Rocktron firması, sınıfının en iddialı modellerinden birisiyle karşımızda. 50W'lık Velocity 50D, beklentilerimizin çok üzerindeki ton kalitesiyle bizi etkilemeyi başardı.

Uzun yıllar önce ülkemize gelen ve çok uzun soluklu olmayan bir macera yaşayan Rocktron markası, 2010 ürün gamıyla tekrar ülkemizde ve bu sefer hiç olmadığı kadar iddialı bir şekilde piyasaya girmeye hazırlanıyor. Oner Müzik distribütörlüğünde ülkemize gelen ve ilk etapta pedal, prosesör ve amplifikatör sınıfındanki ürünlerle ülkemiz gitarist ve bas gitaristlerini etkilemeye çalışacak Rocktron markası ile tanışmak için uygun bulduğumuz cihaz, 50W'lık bir transistörlü amplifikatör olan Velocity 50D. İsterseniz önce bir tasarım ve detaylara göz atalım.

Tasarım
Açıkça söylemem gerekirse, Rocktron markası ile bu benim ilk tanışmam. Ama belki markayı çok yakından tanımadığımdan olsa gerek, Velocity serisinin üretim kalitesinin bu seviyede olmasını pek de beklemiyordum. 50D'nin üst kaplaması son derece muntazam, ışıklı logosuyla muadili ürünlerden tasarım alanında farklı ve amplifikatör özellikle knob'larınnın kalitesiyle şaşırtıcı bir yapı sunuyor. Bu seviyedeki amplifikatörler arasında hissiyatı en başarılı knob'lara sahip olduğunu söylemek lazım. Ağır ama bir o kadar da hassas bu knoblar sayesinde cihazın kullanım hissiyatı büyük keyif veriyor. Siyah renkli olarak üretilen Velocity Serisi'nin bu modeli de kontrol bölümündeki gri renkle göze hoş gelen bir yapı sunuyor. Görsel olarak eski yılların HiWatt modellerini anımsatan amplifikatör ne çok modern, ne de çok vintage bir tasarımda. Rocktron'un tüm kontrolleri ön kısımda bulunuyor ve cihazın arka bölümünde iki hoparlör çıkışı, ¼ inçlik line çıkışı ve ayak kontrol bağlantısı yer alıyor. Ön bölümde ise kulaklık çıkışı ve iki gitar girişi (hi & low) bulunuyor. Oldukça geniş tutulmuş hoparlör ızgarası ise ilk bakışta belli etmese de aslında iki adet 8 inçlik hoparlöre ev sahipliği yapıyor. Cihazın üzerinde bulunan stereo delay sayesinde anlaşılan ping pong gibi efektleri gerçek stereo olarak kullanabileceğiz. Her iki hoparlör de 25'er W'lık transistörlü güçle besleniyor.

Çalım zamanı
İncelememizde bizimle bulunma inceliğini gösteren sevgili Taner Keleş ile beraber cihazın tonlarını analiz etmeye başlayabiliriz. Testlerimiz sırasında çift humbucker'lı bir B.C Rich kullanmayı tercih ediyoruz. Bu enstrüman aynı zamanda single'a da düşürülebilen manyetiklere sahip. Önce temiz kanalını denemeye karar veriyoruz. Taner Bey ile cihazın temiz tonlarının detay vermesinden ve gücünden etkileniyoruz. Evet belki 50W'lık bir lambalı amplifikatördeki gibi tuşe duyarlılığı yok ama transistörlü bir çok bu sınıftaki amplifikatörde gözlemlediğimiz karaktersiz temiz ton kavramı yerini kendi karakterini açıkça belli eden bir modele bırakıyor. Kapalı tonlarda caz çalımlarına da uyan, kendi gain ve volume seçeneklerine sahip olan clean kanalın tek eksiği, kendi EQ'sunun olmaması. Velocity 50D, EQ katını drive kanalıyla ortak kullanmak durumunda. Bu durum clean'de berrak ama drive kanalında daha karanlık tonlar tercih eden gitaristlerin gitarlarının ton ayarlarıyla daha sıkı ilişkiler kurması gerektiği anlamına geliyor. Gain'i açtıkça sakin ve ağırbaşlı olarak nitelendirebileceğimiz clean kanalı agresifleşmeye ve dişlerini göstermeye başlıyor. Biraz da delay etkisiyle oldukça geniş ve rahat çalımlı bir temiz tona sahip olabiliyoruz. Transistörlü amplifikatör kullanan bir çok gitaristin drive tonları için genelde kendi pedal setlerini tercih ettiklerini görüyoruz. Bunun için de olabildiğince direkt bir temiz kanala ihtiyaç duyulur. Rocktron, bu özelliğe fazlasıyla sahip. Ama drive'lar için acaba gerçekten pedala ihtiyaç var mı?

Drive kanalı ve efektler
Velocity V50D'nin bizleri en çok etkileyen özelliklerinden birisi, kuşkusuz karakteristik drive kanalı oldu. Beklenmedik bir şekilde agresif, tuşeye duyarlı ve rahat çalımlı bir yapıya sahip drive kanalı, oldukça sert tonlardan alternatif rock, indie ve brit pop gibi müzik tarzlarında kendine yer bulabilecek hafif crunch tonlara kadar değişen geniş bir yelpazede oldukça başarılı sonuçlar verebiliyor. Taner Bey'in testleri sırasında alt ve mid frekanslarının zenginliğini farkettiğimiz cihaz, bu karakterini master volume'unu 7-8'e açıncaya kadar koruyabiliyor. Bundan daha yukarı volumlerde çaldığınızda ise işin içine transistörün kendi tiz karakteri girmeye başlıyor. Ama basit bir EQ ayarıyla bunun üstesinden gelmek kolay. Ayrıca cihazın bu volume seviyesinde çok yoğun bir şekilde kullanılacak olmasının olasılıklar dahilinde pek bulunmadığını düşünüyorum. Velocity'nin mid karakterli drive'larında özellikle çok yüksek bir drive kullanmıyorsanız arpejler, ritm partisyonları ve eşlik bölümlerini çalmak büyük bir zevk haline geliyor. Zira amplifikatör bir çok transistörlü modele kıyasla çok daha detaylı ve zengin bir sound sunmayı başarıyor. Düşük gain'deki sololar ise sağ elinize duyarlı ve olabildiğince sert vuruşlardaki attack zamanıyla dinamik çalımı destekliyor. Kısacası daha önce çok kez karşılaştığımız nasıl bir pena vuruşu yapılırsa yapılsın hep aynı tonla karşılaşma sorunu burada bizi pek de rahatsız etmiyor. Velocity'nin efekt katları da cihazı zenginleştiren detaylar arasında. 50D modelinde delay ve chorus yer alıyor. Serinin diğer üyesi olan 50C'de ise farklı olarak reverb ve chorus bulunuyor. Velocity 50 modelini seçerken reverb ve delay arasında bir seçim yapmak zorundasınız. Benim kişisel zevkim delay modelinden yana oldu. Zira kullanmakta olduğum delay pedalım kadar kaliteli bir delay katı sunan Rocktron'da istediğiniz ayarları tutturmak son derece kolay. Mix düğmesiyle delay volümünü, delay time ile zamanlamaları ve delay regen düğmesiyle de kaç defalık br tekrarın yapılacağını kontrol edebilirsiniz. Chorus bölümünde ise chrorus depth ve rate ayarları bulunuyor. Depth ile efektin yoğunluğunu, rate ile ise hızı kontrol edebilirsiniz. En hızlıda eskilerin vibrato efektlerine benzer bir ton elde edilirken hızın yavaşlaması ve derinliğinin artmasıyla 80'li yılları andıran temiz gitar tonları yakalayabilirsiniz.

Sonuç
Taner Keleş ile beraber gerçekleştirdiğimiz testimizin sonucunda her ikimiz de Rocktron'un performansından oldukça etkilendik. Özellikle geçtiğimiz yıl yaşanan ekonomik krizden sonra her alışverişinde bir TL'nin bile hesabını yapma durumunda kaldığımız bugünlerde Rocktron, bize fiyat / performans olarak en iddialı modellerden birisini sunuyor. Satışına kısa süre içerisinde başlanacak olan Rocktron amplifikatörlerinin iddialı modellerinden birisi olan Velocity 50D modelinin fiyatının KDV dahil 420 Dolar civarında olması bekleniyor. Bu da 50D'nin fiyatına göre oldukça cömert bir amplifikatör olduğu iddiasını iyiden iyiye güçlendiriyor. Son fikrimize göre; eğer bir prova stüdyosu için, evde çalışmak veya ufak çaplı klüp ve barlarda profesyonel amaçlı kullanmak için bütçenizi çok yormadan, sizi tatmin edecek bir amplifikatör peşindeyseniz, mutlaka Rocktron Velocity Serisi'ne göz atmalı ve özellikle 50D'nin sesine bir kulak vermelisiniz.
İpuçları
  • Rocktron'un VELOCITY 50D modelinde 2 X 8 inçlik hoparlörler bulunuyor. Cihazda aynı zamanda delay ve chorus efektleri de yer alıyor.
  • Velocity Serisi'nde 10, 25, 30 ve 50W'lık modeller bulunuyor.
  • Temiz ve drive kanallarının EQ'su ortak olarak kullanılıyor. 



Rocktron Velocity 50D Teknik Özellikler

Güç: 50 Watt (2x25)
Hoparlörler: 2 x 8” Rocktron Custom Voiced Velocity
Kanallar: CLEAN ve DISTORTION kanalları (Footswitch RFS1 opsiyonel)
Efektler: Chorus ve Digital Delay
Boyutlar: 580mm(G) x 226mm(Y) x 412mm(D)
Ağırlık: 15.5KG